SERMAYE ŞİRKETLERİNİN BÖLÜNME İŞLEMLERİ

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na göre Sermaye şirketlerinin Bölünme İşlemleri

01.01.2006 yılında yürürlüğe giren 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun bölünmeye ilişkin hükümlerine paralel ve yeni hükümler getiren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (‘TTK’) sayesinde sermaye şirketleri ile kooperatiflerin bölünme işlemleri artık daha kolay bir hale getirilmiştir. Bu kolaylık TTK ile getirilen yeni bazı hükümler sayesindedir. Bu nedenle günümüz sermaye şirketleri bir çok açıdan bu yöntemle bölünme işlemleri gerçekleştirebilmektedirler.

Bir sermaye şirketinin bölünmesini gerektirebilecek hususlar neler olabilir?

Aşağıda da bahsedileceği üzere sermaye şirketlerinin bölünme işlemini gerçekleştirmelerinin en önemli nedeni devralan şirketin, bölünen şirketin, öz sermaye tutarını geçmeyen zararlarını indirim konusu yapabilmesidir. Daha detaylı olarak irdelediğimizde aslında vergi açısından bir çok avantaj olduğunu görmekteyiz. Zaten bölünmeye ilişkin yasal düzenlemelere bakıldığında aslında Kurumlar Vergisi Kanunu bölünme işleminin avantajlarını düzenlediği görülecektir. Türk Ticaret Kanunu’nda ise kanun koyucu sadece bölünme işleminin nasıl hukuki bir süreçte yapılması gerektiğini düzenlemiştir. Bu nedenle özellikle büyümek isteyen şirketler ile birden fazla alanda iştirak gösteren şirketlerin yeni sermaye şirketleri kurmak yerine bünyelerinde var olan menkul ve gayrimenkul değerlerini bölünme işlemine konu ederek vergi alanında bir çok indirim hakkı kazanma hakkını elde edeceklerdir.

Örnek vermek gerekirse; holding sistemine geçiş vergi verilmeksizin sağlanabilecek, bölünen kurumun öz sermaye tutarını geçmeyen zararlarını indirim konusu yapılabilinecektir, bölünme işlemleri KDV’ye tabi tutulmamaktadır, devralan şirket bölünen şirketin yüklendiği KDV tutarında indirim yapabilecektir.

GEÇERLİ ŞİRKET BÖLÜNMELERİ

Bölünme işleminin gerçekleştirilebilmesi için öncelikle bölünen şirketin sermaye şirketi veya kooperatif niteliğinde olması gerekmektedir. Sadece bu iki yapıdaki şirketlerin bölünmeleri geçerli bölünme kabul edilmiştir. Bu tür şirketler tam ve kısmı olmak üzere iki şekilde bölünebilirler. Kısmı bölünme günümüzde daha yaygın olarak uygulanmasına rağmen tam bölünme işlemleri yapan şirketlerde görülmektedir.

Bölünmenin tanımına bakacak olursak TTK ile Kurumlar Vergisi Kanunu bölünmeyi şu şekilde tanımlamışlardır: Bir sermaye şirketinin, malvarlığının bir veya birden fazla kısmının bütün olarak, mevcut veya yeni kurulacak sermaye şirketi/şirketlerine devretmesidir.

Böylelikle bölünen şirketin ortakları, devralan sermaye şirketinin paylarına sahip olacak ve yeni şirket üzerinden faaliyetine devam edebilecektir. Yani kısaca bölünme işleminin gerçekleşmesiyle birlikte bölünen şirketin ortakları, devralan şirketlerin paylarını ve haklarını elinde bulunduracak ve yavru bir şirket meydana gelecektir. Yeni şirkette oluşacak oranlar ise tarafların kendi aralarında imzalayacakları sözleşmede belirlenecektir.

UYGULAMAYA İLİŞKİN HÜKÜMLER

Öncelikle bölünme işleminin başlatılabilmesi için bölünmeye taraf şirketlerin yönetim kurulları tarafından bölünmeye konu olacak varlıkların belirlenmesine ve diğer evrakların hazırlanarak genel kurulun onayına sunulmasına ilişkin kararların alınması gerekmektedir.

Alınan kararlar sonrası taraflar arasında TTK’nın 167 ve 168’nci maddesine göre bölünme sözleşmesi ve bölünme raporu hazırlanır. Ancak bölünme sonucunda yeni bir şirket kuruluyor ise bu sefer bölünen şirket tarafından sadece bölünme sözleşmesi yerine bölünme planı hazırlanır.

Bölünmeye esas alınan bilançoların bölünmeye esas alınabilmesi için TTK bu konuda 165’nci madde de süre bazında bir sınırlama getirmiştir. Bu maddeye göre bölünmeye esas alınan bilanço tarihi ile bölünme sözleşmesinin/planının ve bölünme raporunun imza tarihi arasında altı aydan fazla bir zaman bulunmaması gerekmektedir. Ancak altı aylık süre sonunda bölünme işlemi sonuçlandırılmamış ve bölünmeye katılan şirketlerin malvarlığında önemli değişiklikler meydana gelmiş ise kanun koyucu bölünen şirketlerin mağduriyetini önlemek amacıyla şirketlere ara bilanço çıkarma hakkı tanımıştır.

Yönetim organı tarafından başlatılan ve TTK’nın 171’nci maddesi gereği ortakların incelemesine sunulan evrakların dışında ayrıca bir de TTK’nın 174’ncu maddesine göre bölünme işleminin yapıldığını alacaklılara duyuran bir ilan yapılması gerekmektedir. Ancak alacaklıların alacaklarının tehlikeye düşmediği Özvarlık Raporu ile tespit altına alınırsa bu sefer üç aylık ilan süresi beklenmeden bölünme işlemi tescil ve ilan ettirilebilinecektir.

Tüm bu süreçlerin yerine getirilmesi ile yönetim organı bölünme işlemini genel kurulun onayına sunar. Bölünme işleminin onaylanmasına ilişkin genel kurul toplantısında Bakanlık Temsilcisinin toplantıda hazır bulunması gerekir. Dolayısı ile Bakanlık Komiserinin yer almadığı bölünmeye ilişkin genel kurul toplantısı geçerli bir toplantı sayılmayacağından tescil ve ilan edilemeyecektir. Bakanlık Komiserinin hazır bulunduğu bu toplantı da bölünmeye ilişkin ilanların yayımlandığı, bölünmeye esas alınan bilançoların, finansal tabloların ve yıllık faaliyet raporunun onaylanması, yönetim organı tarafından hazırlanan bölünme sözleşmesinin/planının ve raporunun onaylanması ve bölünme sonucunda meydana gelecek olan son ortaklık yapısının onaylanması gerekmektedir.

VERGİ AVANTAJLARI

Kurumlar Vergisi Kanunu kapsamında bölünme işlemine vergisel açıdan bakıldığında sermaye şirketleri ile kooperatifler aşağıdaki avantajlardan faydalanabileceklerdir.

1. Sermaye şirketlerinin ekonomik ihtiyaçları nedeniyle yapmış oldukları bölünme işlemi, bölünen şirketlerin malvarlıklarının kül halinde devri nedeni ile vergisiz gerçekleştirilmektedir. Bu nedenle bölünme işlemi mükelleflere ilave maddi yük getirmemektedir.

2. Bazı ortaklık yapılarında ortaklar ayrı alanlarda da çalışmak isteyebilirler bu nedenle, şirketlere tasfiye hükümleri uygulanmaksızın direk bölünen şirketin varlığını devralan veya yeni kurulacak olan şirkete bölünmeye esas değeri devrederek, ortaklara devralan şirkette pay sahibi olmasını vergisiz bir şekilde sağlayabilecektir.

3. Hızla ekonomilerini geliştiren şirketler, bölünme yoluyla, ekonomik amaçlarına uygun hizmet veya üretim faaliyetlerini ayrıştırarak mevcut yapılarını veya yeni oluşturulan işletmelerini belli alanlarda uzmanlaştırmak amacı ile bölünme işlemi yapmaktadırlar. Bu nedenle bu işlem nedeni ile de şirketler vergi vermeksizin bu işlemi sağlayabileceklerdir.

4. Bazı sermaye şirketleri bölünme işlemini holding sistemine geçiş aracı olarak kullanmaktadırlar ve dolayısıyla bu işlemi vergi vermeksizin çok daha kolay ve maliyetsiz olarak gerçekleştirmektedirler.

5. En önemli nedenlerden biri de enflasyon ve diğer sebeplerle şirketlerin varlıkları aşırı değerlendirilmektedir. Tasfiye işlemi ile yapılan devirlerde şirketler ciddi bir vergi yükü ile karşılaşılmaktadır. Ancak tasfiyesiz bölünme ile yapılan devirlerde bu sorun ortadan kaldırılarak bölünme nedeni ile değer artışlarından kaynaklanan kazancın vergisi ertelenebilecektir.

6. Tam bölünmede, devralan kurum, bölünen kurumun öz sermaye tutarını geçmeyen zararlarını indirim konusu yapabilmektedir.

7. Kurumlar Vergisi Kanununa göre yapılan bölünme işlemleri KDV’ye tabi değildir. Bölünme işlemi sonucunda, faaliyeti bırakan, bölünen veya infisah eden şirketin yüklendiği ve bu tarihe kadar indirim konusu yapamadığı KDV, devralan şirket tarafından indirim konusu yapılabilinecektir.

Sonuç itibari ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’na paralel ve yeni hükümler getirmesi bölünme işlemini birçok açıdan kolaylaştırmıştır. Getirdiği yeni düzenleme ile birlikte uygulanacak prosedür daha açıkça ifa edilmekle birlikte eski ticaret kanununa göre artık iki genel kurul işleminin de yapılması da ortadan kaldırılmıştır. Bunun yanı sıra yukarıda belirtmiş olduğumuz vergisel avantajlar nedeni ile de bölünme işlemi büyümekte olan bir çok şirket için daha cazip bir hale getirilmiştir.

 

Av. Çağla KOÇ

YUKA HUKUK&DANIŞMANLIK BÜROSU